28 Haziran 2010 Pazartesi

hırkalar




yine öykü kızın çeyizinden efendim.
aman da büyüyecek de bunları mı giyecek:)


25 Haziran 2010 Cuma



MÖ=MinnoşÖykü

öykü'yü eve ilk getirdiğimizde Minnoş çok tedirgin oldu.korktu,tüylerini kabarttı.öykü'nün üstünden çıkan kıyafetleri koklattım.o da yavaş yavaş öykü'ye yaklaştı.kafasından kokladı.ilişkileri bununla sınırlı kaldı.kendi düzeninde yaşamaya devam etti.biz ona her zamankinden daha fazla ilgi gösterdik;oyunlar oynattık.bebeği koklamasını,kabullenmesini sağladık.kediler için koklamak çok önemli.bir de merakını dindirmek lazım.

doğum yaptığımda kendi evimizde kalmadığımız için belki de Öykü'nün bu evde kalacağını sandı giderken:) evimize geldiğimizde baktı ki bu ağlayan,eli kolu durmayan canlı hala bizimle;bu durumu kabullendi.dün ilk defa öykü'nün yatağının kenarına ağzını sürdü,kokusunu bıraktı.eskisi kadar korkmuyor artık.bebek ağladığında gözlerini kocaman açıp bakıyor merakla.arada bir kafasını,poposunu kokluyor ama asli görevi benim paketlediğim kirli bezleri gömmek:) onun dışında yine kendi bildiği hayatı.kendini daha çok sevdirmeye başladı sadece.bu da işimize geliyor doğrusu.öyle kucakta oturan,kendini çok sevdiren bir kedi değildir çünkü.istediği zaman sevdirir.


bunları niye yazdım?herkes birşey söylüyor çünkü.yok süt kokusunu alırmış üstüne yatarmış,ısırırmış,tırmıklarmış.yok böyle birşey.tabii ki dikkatli olmak lazım.ama huyunu bildiğiniz,sizi seven bir kedi böyle birşey yapmaz diye düşünüyorum.


asıl büyüdükçe öykü neler yapacak kimbilir minnoşa?

24 Haziran 2010 Perşembe

bugünlerde...



BUGÜNLERDE...


yorgunum,uykusuzum.öykü uyuyunca dinlenmeye,ev işlerini yapmaya,kendime vakit ayırmaya çalışıyorum.tabii ki o kısıtlı zamanda sadece birini yapabiliyorum:) her iş yarım kalıyor böylece.benim gibi düzenli birine göre değil.ama çocuklu ev böyle oluyormuş:)

tv izleyemiyorum.içim acıyor.ağlıyorum.evlatlarını kaybeden anneleri düşünüyorum.kendimi onların yerine koyuyorum.ağlıyorum...


eşim kpss'ye hazırlanıyor.onun rahat ders çalışması için destek oluyoruz,ses çıkarmıyoruz.son 15 gün...Allah tüm hazırlananlara yardımcısı olsun.kocacım da inşallah emeklerinin karşılığını alır:)


öykü pazartesi 2 aylık oldu.nasıl da geçiyor zaman.aşılarımızı olduk.çok az ağladık.ateşimiz de çıkmadı.maşallah.bir de şu gazımızı halletsek.bebek olunca illa böyle anlatılıyor galiba.herşey bizleşiyor.


temmuz'da izmir'de kardeşimin düğünü var.sonra rize'de 3 hafta seminer.bebekle bu sıcakta yolculuk nasıl yapılır?bebekle seminerde ders nasıl çalışılır?

biz yokken minnoş'a ne olacak?süre az olsa pansiyona bırakacaktık.ama 1 ay olunca maddi manevi zor bizim için.minnoş zaten 3 günde bile pansiyonda kafeste daralıyor.evde de bırakamıyoruz.apartmanda mamasını verecek kimse yok.açıkta kaldı canım kızım:(

*fotodaki bebek şekerimiz:)

16 Haziran 2010 Çarşamba

süsler ,şekerler







öykü'nün uyuduğu bu anı fırsat bilerek internete girdim.hiçbirşeye vaktim kalmıyor artık doğal olarak.dün oje sürdüm aylardan sonra ilk defa.nasıl hoşuma gitti:)


en üstteki teyzesinin hediyesi bebek şekeri.biz bebek şekerini yaptırmıştık.bu 2.oldu.bu gerçekten şeker tabii bizimki magnet.bebek şekerlerini koymak için sepet ararken bu bisikleti de görüp çok beğenmiş;ama bebek arabası şeklinde olanı almıştık.teyzesinin hediyesi bu anlamda da bizi çok mutlu etti.haberi olmadığı halde beğendiğimiz birşeyi almış oldu:)


kapı süsünü paylaşmıştım; bu hastane odasında tülle süslenmiş hali.herkes çok beğendi süsü.hastanedeki tek süslü oda biz olduğumuz için gelenler hangi odada kalıyorsun diye sormadan bu odanın senin olduğunu süsünden anladık dediler:)
şimdilik benden bu kadar.herkese sevgiler.




11 Haziran 2010 Cuma

öykü,annelik,hayat




21 nisan günü öykü ailemize katıldı.beklediğimizden 5 gün önce oldu ama iyi ki de öyle oldu:)
kontrole gittiğim gün hipoglisemi ve nst de çıkan şiddetli sancı teşhisiyle beni hastaneye yatırdılar.ama ben hiç sancı hissetmiyordum.daha yeni 2 çikolata yemiştim ama kan şekerim 56 çıkıyordu. deli gibi ağladım.bütün aileme haber verdim.doktorlar ağlama dese de ağlamak bana çok iyi geldi.rahatladım.

ameliyat sabah oldu .tabii heyacandan bütün gece uyumadım. sezeryan olacağımdan ameliyatta da uyuyamayacaktım.ameliyata girerken korku ve heyecanla beni uyutsanız mı acaba diye sordum.ama iyi ki de uyumamışım.

epidural spinal sezeryanla doğum yaptım.sezeryanla doğum yapacaklar varsa şiddetle tavsiye edilir.doğumdan sonra dikişlerin acısı dışında ağrı hissetmedim. ve en güzeli bebeğimi doğar doğmaz gördüm,ağlamasını duydum.o an hiç gözümün önünden gitmiyor.öyle tuhaf bir duygu ki.travmatik birşey aslında.aylarca beklediğin an geliyor,duyguların karmakarışık.

kızımı gördüğüm anda gözlerim doldu.el ve ayak parmaklarını saydım tam mı diye:)hemşire onu yıkarken onu inceledim.ağzı kocaman geldi ilk gördüğümde.kime benzemiş diye düşündüm:)meğer ağladığı içinmiş:(

ve bugün anne oluşumun 51.günü.bu 51 gün içinde neler yaşadım neler.Allah bana güzel kızımı verirken benden dedemi ve babanemi aldı.ne mutlu ki kızım 5 gün önce doğarak, dedesine kendini sevdirdi,kucağında uyudu;babanesine de resimden bile olsa kendini gösterdi.birer hafta arayla onları kaybetmek hem de lohusayken benim için oldukça kötü bir durumdu ama kızım bana güç verdi.ağladım,üzüldüm ama kızım için güçlü oldum.sanırım annelik tam da böyle birşey...

yanımda mışıl mışıl uyuyor.sağlıklı ve huzurlu.doğduğunda anne karnında fazlaca sıvı yuttuğundan biraz sıkıntısı oldu,bizi korkuttu.ama şimdi iyi ve sağlıklı.

vakit buldukça yine blogumda birşeyler paylaşacağım.özlemişim valla:)hepinize kucak dolusu sevgiler...