Geçen hafta sonu Öykü babasıyla Ankara'ya gitti.Bizim için farklı bir deneyim oldu.Babasıyla ilk defa yalnız başına yolculuğa çıktı.Ben ilk defa evde yalnız kaldım.Öyküyle bu 5.5 sene içinde ikinci defa ayrı kaldık. Havaalanında ben ağladım çaktırmadan.Öykü çok mutluydu.Arkasına bile bakmadan gitti:) Ama ne yalan söyleyeyim yalnız olmak iyi geldi bana.Dinlendim.Kafamı boşalttım.Kendime vakit ayırdım.Ev çok boş geldi.Sessiz sakin.Özledim en çok da özledim.Şükrettim hayatımda oldukları için.Allah böyle ayrılık versin dedim.
Eşimin evde olmamasını fırsat bilerek Ziltoş 3 gün evde kaldı:) Ondan mutlusu yoktu tabii.Biz ona balkonda ev yaptık orda bakıyoruz normalde.ikinci katta oturmamıza rağmen zıplaya hopalaya geliyor.İlk tanışmamız da öyle oldu zaten.O geldi bizi seçti.Akşamları alıyoruz biraz .Eşim Minnoş'un hastalığı yüzünden strese girmemesi için almamızı çok istemiyor.Minnoş üzülüyor diye.Tabii Zilli evde olunca,biz onu sevince Minnoş gıcık oluyor.Ama ben de ona dayanamıyorum.Kara kızım, kakaolu pudingim, bitter çikolatam o benim.Sevgi arsızı mır mır mır.Tırnak çıkarmaz.Tek derdi sevilmek.
Minnoş benim gözbebeğim.Öykü diyor ki anne tamam Minnoş bizim kedimiz ,tatlı ama senin abarttığın kadar da değil:) Kabul ediyorum ben onu şımartıyorum. Çok sevildiğini bilsin istiyorum.Kendini çok sevdirmediği,hemen tısladığı için Öykü ile mesafeliler.
İşyerinde kolilerden iki tane kedi evi yaptım. Kolileri straforla ve kalın çöp poşetleriyle kapladım.İçlerine parça halılar ve havlular koydum. Minnoşlar rahat rahat otursun diye.Çoğu zaman bizim kapı önü paspasını tercih etseler de evleri de arada kullanıyorlar.