zaten duygusal bir insanım ama bugünlerde nedenli nedensiz hep ağlıyorum.
hele bugün kaç kere sulandı bu gözler bilmiyorum.
nöbetçiyim,hastayım.
evden,kızlarımdan,aşkımdan uzaktayım.
34 saat görmeyeceğim kızımı.
13 saati geçti.kalan 21 saat geçer mi ki çabucak?
böyle ayrılık olsun yeter ki...
yarın akşam saat 18:00 oluverse saat
koklasam,öpsem kızımı.
nasıl özledim şimdiden...
zili çalınca anne anne diye koşar hemen
terliklerimi kapının önüne koymuş bir şekilde bekler beni
(1 haftadır yapıyor bunu.öyle hoşuma gidiyor ki)
(1 haftadır yapıyor bunu.öyle hoşuma gidiyor ki)
birbirimizi görmediğimiz saatlerin acısını çıkarmak istercesine sarılırız birbirimize.
beni gördüğüne sevindi ya zıplar durur
bir yandan anne anne diye alkış tutarak.
eve geldiğinde birinin seni böyle içten,heyecanla beklemesi ne güzel birşeymiş.
anne olunca çok daha iyi anladım.
onu emzirirken minnoş miyavlaya miyavlaya kendini sevdirmeye çalışır.
bir elimle de onu okşarım.
gece benimle uyumadı,beni yalayamadı ya
daha bir heyecanla sürtünür bana.
minnoş deyince beyazıt yeni evinde kalacak bu akşam.
arkadaşım ağlaya ağlaya aradı az önce.
git-ti diye.
o ağlayınca ben de başladım ağlamaya.
minnoşa sıkı sıkı sarıl bırakma dedi.
öyle çok istedim ki beyazıtı da alıp getireyim bize.
ama minnoşun hastalığı söz konusu olunca strese girsin istemedim.
bir kez biraraya getirmiştik.
minnoş nasıl korkutmuştu beyazıtı.
yoksa bebiş hallerini biliyorum onun ben.
öyküyle oynadıkları videolar var telefonumda.
inşallah mutlu olur yeni evinde,inşallah onu çok severler.