Bugün güne çok iyi başlamadım.canım biraz sıkkındı üstüne bir de minnoş bunalıma girince...kızım sabahtan beri tüylerini yolup kanatıyor.dün tırnaklarını kestirdik.sinirlendi küçük hanım.ankara da yine karanlık.insanın iyice içini daraltıyor.bundan sebep can dündar'dan sevdiğim bir yazıyı paylaşayım dedim.iyi okumalar...
Artık eskisi gibi her haftasonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum.Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibive gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun.Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık. Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hakedenlere saklıyorum enerjimi.İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim,eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var."Ben demiştim" ,"ben bilirim","ben zaten anlamıştım",sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarınıayıklamaya geliyor.Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.iyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor,biliyorum.Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyorve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk ;yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.Kestirmeleri de öğrendim gide gele.Boş geçen her saniye değerli artık.Daha yapılacak çok şey var ama,kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.Gerektiğinde "HAYIR"demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakinekırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi,anlayışve ilgiyi gösteriyorum.Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgidolu olduğu hatırlanıp anılıyor.Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi,fikirlerimi ormaya başladılar.Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yinede dinliyorlarama ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçakgönüllülükle gülüyorum içimden sadece.Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet varve bunları kendimle paylaşmalıyım.Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.Modaya uymak adına popomun sığmadığı düşük belpantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .Ayıp, günah ne derler korkuları çoktan geride kaldı .Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor.Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğimbelli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsunve hatta anlıyorsun.İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmışüflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucukendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yaşadığına göre değişiyor buolgunluk çağına ermek.İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.CAN DÜNDAR